İthalat çözüm olmaz, tüketicinin tercihi yerli üründe
İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Korkmaz:
“İthalat çözüm olmaz, tüketicinin tercihi yerli üründe”
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz, şeker ve ispir fasulyesi baz alınarak fasulye fiyatlarının 15 liraya yükseldiği yönündeki haberlerin yanıltıcı olduğunu belirterek tüketicilerin istedikleri kalitede yerli ürün kuru fasulyeyi 6-7.5 liraya satın alabileceklerini söyledi. Korkmaz, kuru fasulye fiyatlarında yaşanan sıkıntının son 7-8 yılın yanlış üretim ve destekleme politikalarından kaynaklandığını söyledi.
Ercan Korkmaz, “Son günlerde şeker ve İspir fasulyesi baz alınarak kuru fasulye fiyatlarının 15 liraya yükseldiği şeklinde yanıltıcı haberler ulusal kanallarda yer almaktadır. Konya Çumra fasulyesinin fiyatı 3 lira olduğu zaman bile İspir fasulyesinin fiyatı 10-12 liradan düşük olmamıştır” dedi.
Türkiye’de en çok tüketilen Konya, Karaman ve Niğde’de üretilen fasulyelerin Mersin ve Konya Ticaret Borsalarında naturel olarak 5-5.2 lira arasında işlem gördüğünü, 25’er kiloluk paketler halinde kalibresine göre 5.5-6 liraya toptancı piyasalarına satıldığını anımsatan Korkmaz, “Bu ürünler İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde yer alan toptancılarda ancak yüzde 2-3 karla satılabilmektedir. Nitekim, İzmir Gıda Çarşısı’nda sıra fasulyesi 5.8 lira, dermeson fasulyesi 6.2 lira, horoz fasulyesi 7 lira ve çalı fasulyesi 7.5 liradan satılmaktadır. Dolayısıyla vatandaşlarımız 6-7.5 lira arası fiyatlardan istedikleri kalitede yerli ürün kuru fasulyeyi satın alabilirler. Ancak, bu ürünleri yüzde 100 karla satarak fırsatçılık yapan satış yerlerinin denetlenmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Kuru fasulye fiyatlarında yaşanan sıkıntının son 7-8 yılın yanlış üretim ve destekleme politikalarından kaynaklandığını vurgulayan Korkmaz, 2003 yılına göre ekim alanlarının yüzde 43, üretimin ise yüzde 20 oranında gerilediğini ve kuru fasulyeden para kazanamayan üreticinin mısır, ayçiçeği gibi alternatif ürünlere yöneldiğini belirtti. Kuru fasulye üretimine kilo başına verilen 10 kuruş desteklemenin üreticiyi tatmin etmediğini savunan Korkmaz, “Üstelik 9-11 kuruş civarındaki stopaj kesintisi nedeniyle üreticinin eline bir destekleme de geçmemiş olmaktadır. Üreticimizin en az fiyatın %5’i oranında desteklenmesi gerekmektedir” dedi.
Korkmaz, fasulye piyasasında yaşanan son gelişmeler hakkında şu bilgileri verdi:
“Bugünlerde ithalata uygulanan yüzde 20 oranındaki gümrük vergisinin sıfıra indirilmesinin Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığı şeklinde açıklamalar basında yer almaktadır. Gümrük vergisinin sıfırlanması toptan 7 lira olan ithal malların fiyatlarının 1.4 lira düşmesi anlamına gelecektir. 15 lira olarak baz alınan fasulye fiyatı ancak 13.5 liraya gerileyecektir ki bu da önemli bir fiyat düşüşü değildir. Yurt dışından gelmiş ya da gelecek olan fasulyelerin Türk halkının damak tadına uymadığı, özellikle Çin’den ithal edilen fasulyelerin kabuk atma, pişirirken dağılma yaptığı bilinmektedir. Dünyada şu anda kaliteli fasulye kalmamıştır. En yoğun ithalat yaptığımız ülkeler olan Arjantin, Kanada, Mısır ve Kırgızistan’da bu sezon üretim kısıtlıdır. Şu an itibariyle bu ülkelerden gelecek fasulye yoktur. Ancak, kalitesi çok düşük, hiçbir lezzeti olmayan tabiri caizse fasulye benzeri ürünler ithal edilecektir. Bu ürünlerin vatandaşlarımız tarafından tüketilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Ayrıca, ithal bakliyatların özellikle marketlerde satılırken menşeinin doğru yazılmadığı, kötü ithal ürünlerin Türk malı olarak satıldığı ve bu yüzden vatandaşımızın bakliyat tüketiminden soğuduğu ve geçtiğimiz yıllarda Japonika isimli fasulyenin tüketime ne zararlar verdiği bilinmektedir. Son yıllarda kuru fasulyede ihracatımız azalmış, ithalat giderek artış göstermiş, dolayısıyla yurt içi fiyatlar dünya bakliyat piyasalarındaki gelişmelerden ciddi şekilde etkilenir olmuştur. Nitekim, fiyat artışlarının nedenlerinden birisi de önemli üretici ülkelerdeki iklim koşullarına bağlı olarak piyasalara arz edilen miktarın düşmesi olmuştur. Küresel piyasalarda yaşanan bu gelişmelerden ülkemizin olumsuz etkilenmemesi için harman zamanından piyasaların iyi analiz edilmesi gerekiyordu. O dönemde uluslararası fiyatlardaki yükseliş, ülkemizden yapılan ihracatın artmasına neden olmuş, arz miktarı açısından yurt içi piyasalar bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Uygulanacak politikalar ile kuru fasulye ihracatının artışına engel olunması gerekirdi. Bu politikalar aynı zamanda mevcut fiyatlardan daha düşük fiyata kuru fasulye ihracatının da yapılmasına neden olabilirdi. Yaşadığımız bu süreç tarımsal ürün piyasaları için orta ve uzun vadeli planlama konusunda eksikliğimizi de açıkça ortaya koymaktadır.”
18.01.2014