Mayıs ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi
İzmir Ticaret Borsası Mayıs ayı Meclis Toplantısı, 30.05.2017, Salı günü saat 18.30’da Yeni Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi.
Başkanlığın sunuşları maddesinde konuşan Meclis Başkanı Barış Kocagöz, Ulu önder Atatürk'ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın, ülkemizin geleceği için çok önemli bir hedef olduğuna dikkat çekerek, “Muasır medeniyet kavramı; gerek sosyal gerek ekonomik gerekse bilimsel açıdan diğer ülkelerden daha önde olan ülkelerin bulunduğu konumdur. Ülkemiz adına bulunduğumuz çağda, bizim için bu hedefe uygun konum ise Avrupa Birliği'ndedir. Bu nedenle ne olursa olsun Avrupa Birliği hedefimizden sapmadan kararlı bir şekilde bu hedefte ilerlemeliyiz. Zaten hükümetimiz tarafından da bu hedef geçtiğimiz hafta bir kez daha tekrarlanmıştır. Zaman zaman bizim bu hedeflerden sapmamızı isteyen bazı ülkeler olsa da, birliğin kuralları, çağdaş ilkeleri ve reformları bizim sapmadığımız hedefler olduktan sonra layık olduğumuz noktaya ulaşacağımıza ben de gönülden inanıyorum” diye konuştu.
Pamuk ve buğday değişen iklim koşullarından etkilendi
Konuşmasında iklim değişikliği sorununa dikkat çeken Kocagöz, şunları söyledi:
“Bugün itibarıyla küresel emisyonların yüzde 65'inden sorumlu 94 tarafın onayladığı Paris Anlaşması, 4 Kasım 2016 tarihinde resmen yürürlüğe girdi. 191 ülkenin imza attığı Paris Anlaşması'nın hayata geçmesi çok önemli. Ancak halen bu endişeyi taşımayan ve çıkarı doğrultusunda düşünen ülkeler, taraflar ve ülkemizde dahi kişiler var. Hâlbuki içinde bulunduğumuz iklim koşulları bu önlemler için geç bile kalındığını gösteriyor. İşte örnekleri yine karşımızda ve yaşamımızda; Mart ikinci yarısında sıcaklar ve Mayıs ayında mevsim normallerinin altında serin ve yağışlı havalar. Bu şartların en önemli ve ilk etkisi tabii ki tarım ürünlerine oluyor. Bildiğiniz üzere buğday ve pamuk ülkemizin iki stratejik ürünü. Normal olmayan iklim koşulları ile suya ve soğuğa mart sonuna dek susamış buğdaylar, bundan yoksun kalırken şimdi ise başakları kurumaya başlamış tarlalarda yağmur ve fırtına ile zarar görüyor. Öte yandan pamuk ekimlerine de nisan ayının 20’sine doğru başladık. Ancak bu kez de Mayıs başından beri aman vermeden yağan yağmur ve serin hava ile karşılaşıyoruz. Bu da ekilmiş ve çıkmaya çalışan üründe erime ve kurumalara bağlı olarak üreticilerimizi yeniden ekime zorluyor. Tabii ki böylece de daha baştan üreticilerimizin maliyeti yükseliyor. Diğer taraftan üreticilerimizi memnun edeceğine inandığım “Milli Tarım” kapsamında yeni destekleme modeli geliyor. Ancak Tarım Bakanlığımızın bu denli fedakârlığına rağmen desteklerin halen açıklanmamış olması, etkisini azaltacaktır. Bu anlamda bir an evvel açıklanmasını önemli buluyoruz. Bunlar sadece bu sene son iki ayda yaşadıklarımız. Her sene bu örneklerin artarak bizi uyaracağı aşikâr. Ancak bir an evvel en sert önlemlerin alınmaması karşısında gelecek nesillerin nasıl felaket dolu bir gezegen ile baş başa kalacağı gerçeği çok ürkütücü.”
Kocagöz konuşmasını, mübarek Ramazan ayının ve bayramının tüm dünya ve Müslüman dünyasına, ülkemize mutluluk barış ve huzur getirmesini temin ederek sonlandırdı.
Güvensizlik algısı, küresel ekonomik büyümenin önünde engel
Aynı maddede söz alan Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, dünyada güvensizliğin küreselleştiği dalgalı bir dönemden geçildiğini vurguladığı konuşmasında, “Çoğu uluslararası kurumların ve ülkelerin liderlerinden kaynaklanan bu güvensizlik dalgası, terör başta olmak üzere, insanlığın temel sorunlarına karşı ortak bir iradeyi zayıflatıyor. Belki de bu nedenle her yeni gün dünyanın bir başka kentinde hain terör saldırıları ile karşı karşıya kalıyoruz. Giderek yayılan bu güvensizlik algısının, yakın gelecekte küresel ekonomik büyümenin önündeki önemli engellerden biri haline geleceği çok açık” dedi.
Avrupa Birliği’nin bir türlü aşamadığı kronik büyüme sorunu, Amerika’nın kendisinden başka hiç kimseyi öncelemeyen içe kapanmacı büyüme anlayışı, Çin ve Hindistan’ın düşmeye başlayan performansları, Afrika’nın henüz tartıya çıkacak kadar filizlenmeyen ekonomik gücünün, dünyada arzulanan bir kapsayıcı büyüme döneminin yakında olmadığını ortaya koyduğunu belirten Kestelli, “Bu yeni normal, ülkemizin karşısına bazen göçmen kriziyle tek başına baş etme, bazen terör tehdidine karşı destek almadan mücadele etme, bazen domates ihracatına sınırlama, bazen mühimmat ithalatına fren gibi çeşitli şekillerde çıkıyor. Görünen o ki, kendi göbeğimizi kesmeye zorunlu olduğumuz yeni bir dünya düzenine doğru hızla gidiyoruz” diye konuştu.
İzmir’den direkt uçuşların artırılması talebini destekliyoruz
Yeni dünya düzeninde ancak kendi hikâyemizle var olabileceğimizi belirten Kestelli, şunları söyledi:
“Biz Türkiye’nin hikâyesine daima inandık ve inanmaya devam edeceğiz. Bu ülke 2002-2009 yılları arasında ekonomide gerçek bir dönüşüm hareketini başardı. 2009’dan bu yana küresel gelişmelerin de etkisiyle girdiğimiz patinaj havasının, 16 Nisan referandumunun ardından artık bitmesi gerekiyor. Hızlanmak için artık bahanemiz kalmadı. Bugün çift haneye tırmanan faiz, enflasyon ve işsizlik oranları bu ülkeye yakışmıyor. Yüzde 4’ün altında kalan büyüme oranları bize yakışmıyor. Bu nedenle bize yakışan parlak günler için daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, daha iyi yönetişim, daha adil bir hukuk sitemi, daha verimli bir eğitim sistemi, daha verimli bir üretim iklimi yolunda reformları hızlandırmalıyız. Bunun için önümüzde iki yılı aşkın seçimsiz bir dönem var. Bu fırsatı kaçırmamalıyız. Yeni bir büyüme atağı başlatırken, ülkenin tüm dinamiklerini azami ölçüde kullanmanın büyük önemi var. Bu ülkede İstanbul’un obez büyümesinin olumsuz etkilerini azaltacak yeni çekim merkezi olmaya aday kentlerin başında İzmir geliyor. Ama İzmir’in ne yazık ki dış dünyayla yeteri kadar direkt bağlantısı yok. Dünyanın en çok noktasına uçan ve övünç kaynağımız olan Türk Hava Yolları’nın İzmir’i Akdeniz coğrafyasının uçuş HUB’ı haline getirmesi, vatani bir sorumluluk. Bu amaçla, kentte başlatılan ve valimiz tarafından THY yönetimine götürülen İzmir’den direkt uçuşların artırılması talebini sonuna kadar destekliyoruz.”
Ramazan’ın adabına uygun adil ticaret çağrısı
Konuşmasında 11 ayın sultanı Ramazan ayının hayırlı olmasını dileyen Kestelli, uzun süredir Ramazan aylarında gıda fiyatlarının çokça tartışılır olduğunu söyledi. Piyasalarda bir iki istisna dışında olağanüstü bir fiyat hareketliliğinin gözlenmediğini vurgulayan Kestelli, “ Örneğin, kırmızı et fiyatı ramazandan ramazana yüzde 12’nin üzerinde artmış görünüyor. Bu da enflasyonun genel seyriyle uyumlu. Açıkça söylemek isterim ki, Ramazan’ı fırsat bilip ürünlerine fahiş zam yapanların böyle bir ekonomik düzende uzun vadeli kârını ve daha da önemlisi itibarını koruması mümkün olamaz. Bu nedenle, herkesi bir kez daha Ramazan’ın adabına uygun şekilde adil ticaret yapmaya davet ediyorum” dedi.
Pamuk ekim alanlarında belirgin bir artış bekliyoruz
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 yılı bitkisel üretim birinci tahminlerini açıkladığını anımsatan Kestelli, şunları söyledi:
“TÜİK’in açıkladığı tahminlere göre; tahıllar ve diğer bitkisel ürünler üretiminin yüzde 4.4, meyve üretiminin yüzde 9.7 artacağı, sebze üretiminin ise geçen yıl ile aynı olacağı tahmin edildi. Bölgemiz ve borsamız için önemli ürünlerinden olan pamukta yüzde 12, zeytinde yüzde 15, üzümde yüzde 7 oranında üretim artışı beklenirken incir üretiminde ise yüzde 15 civarında bir gerileme tahmin ediliyor. Esasen bu tahminler Türkiye İstatistik Kurumu’nun Türkiye geneli tahminlerini kapsıyor. Bölgemiz özelinden kaynaklanan durumlara ve iklim koşullarında ürün gelişim ve hasat döneminde oluşabilecek durumlara göre tahminlerde bazı değişiklikler olabilecektir. Ancak, özellikle pamuk ekim alanlarında belirgin bir artışı bizim de beklediğimizi ifade edebilirim. Eğer pamuk veriminde de iyi bir yıl yaşarsak en az on yıl sonra bölgemizde 200 bin ton mahlıç pamuk üretimini aşabileceğimizi tahmin ediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi pamuk ekim alanlarının artması sadece tekstil ve konfeksiyon sektörümüz için değil, diğer tarımsal ürünlerimizin piyasalarının da arz ve talep durumu açısından daha dengeli olmasına imkan sağlayacaktır.”
Tarım ve bilgi teknolojileri entegrasyonu sağlanmalı
Kestelli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son yıllarda tüm dünyada tarımsal üretimde önemli bir değişim yaşanıyor. Üretimde verimlilik yanında doğal çevrenin korunması ve ürünlerin kalite ve sağlık kriterlerine uygunluğunun sağlanması da yeni dönemin önemli konular arasında. Her alanda olduğu gibi tarım sektörü de bu yeni dönemde bilgi teknolojilerinden önemli katkılar sağlayacak. Bilgi teknolojilerinin tarım ile entegrasyonu sadece mevcut durumun tespit edilmesine yönelik olarak kullanılmıyor. Tıpkı insanlarda olduğu gibi bitkilerin de check-up misali taraması yapılarak gelişmeleri izleniyor. Hastalık ve zararlıların oluşmadan önce tespit edilmesinin verim miktarından kaliteye birçok önemli katkısının olacağı kesin. Aynı zamanda kültürel işlemlerdeki maliyetin de azalmasına imkân sağlayabilecek. Sonuç olarak, her geçen gün dünyada yeni örneklerini okuduğumuz tarım ve bilgi teknolojileri entegrasyonunu ülkemizde ne kadar iyi sağlayabilirsek o kadar kazançlı çıkacağımız kesin. Bu anlamda borsamız ve ege üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi ortaklığında başladığımız Türk Tarımın Global Entegrasyonu Ve Tarım 4.0 Projesinin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Dün, Dünya Arı Günü’ydü. Ülkemiz, Çin’in ardından dünyada en çok bal üreten ikinci ülke ama bal ihracatından aldığımız pay yüzde 1.1. Dünya bal ihracatındaki payımızı yüzde 5’in üzerine çıkardığımız zaman tarım ve hayvancılıktaki pek çok önemli sorunumuzu aşmışız demektir. Ramazan ayının İzmir’e, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Son söz olarak, Fenerbahçe’nin basketbolda Avrupa şampiyonluğunu, Beşiktaş’ın Süper Lig şampiyonluğunu kutluyor, Göztepe’ye de başarılar diliyorum.”
30.05.2017